1944 yılından itibaren, Elsie Shrigley ve Donald Watson adlı uzmanların, vejetaryen kelimesinden türettikleri “Vegan” ibaresi olgunlaşarak, et, et ürünleri, beyaz et, beyaz et ürünleri, balık eti, balık eti ürünleri, bözek vb. ürünler, süt, süt ürünleri, yumurta, bal gibi gıda ve gıda dışı ürünlerden olan, ipek, deri, süet, yün, hayvansal mum, ipek vb. ürünlerin de tamamının tüketimini yasaklayan “Veganlık” kültürü başlamıştır.

Hayvancılık sektörünün hayvan yetiştiriciliği, kesimhane ve işleme ve üretim sektörünün uygun şartları sağlayamaması, bilinç-farkındalık eksikliği, işkence ve eziyetin üretim metodlarında görülmesi ve canice öldürülen hayvanların kamuoyu önünde rahatsızlık yaratması, hayvan severleri mutlu etmemiş, huzursuz ederek tepkilere yol açmıştır. Yaşanan bu gelişmelerin neticesinde hayvana saygı ve sevgi odaklı “Veganlık Kültürü” gelişmiştir.

1985 yıllında İtalyan Bilim Adamı Profesör Bruno Nascimben, vegan kültürü ve vegan yaşam tarzı için bir sembol tasarlayarak işaretlemenin başlamasına ön ayak olmuştur. Prof. Bruno Nascimben tarafından icat edilen bu sembol ücretsiz olarak insanoğlunun kullanımına sunulmuş, kuruluşların kullanımı sağlanmıştır. Daha sonra 1996 yılı itibarı ile global kullanımı pekişmiş ve kullanım oranı artmaya başlamıştır.

Bu sembol işaretlemesi ile, kuruluşlar, vegan kültürünü benimseyen ve bu tarzda yaşamını sürdürmek isteyen tüketicilere kendilerini ifade etmeleri, pazarda yer almaları ve vegan taleplerini karşılama hususlarında kazanımlar sağlamıştır.

1985' te sembolleşen ve 1996 yılı itibarı ile gelişen ve nihayetinde 2018 yılında NSO-Uluslararası Doğal Standartlar Organizasyonu tarafından; NSO-NAP 7 isimli, Dünya’ nın ilk Vegan-Vejetaryen Standardı’ nın yayınlanması ile günümüzde yaygın kullanılan bu işaret, standart bir kültür veya yaşam felsefesi tescili ile küresel pazarda ayırt edici nitelikli ürün işareti olmuştur.